Cristian Mungiu'nun yönettiği '4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün', Romanya'nın geçmişine olan yolculuğun bir parçası olmayı vaat eden güçlü bir dramadır. Film, 1980'lerin başlarında geçer ve genç bir kadın olan Otilia'nın, hamile arkadaşı Gabita'ya yasadışı bir abortus yaptırma sürecini anlatır. Bu işlem, o dönemin totaliter rejimi altındaki kadınların yaşadığı zorlukları ve sosyal baskıyı gözler önüne serer. Mungiu, gerçekçilik ve derin psikolojik tahlillerle, izleyiciyi sıkı bir kurguyla sarar. Film, sürekli bir gerilim ve rahatsız edici atmosfer yaratırken, karakterlerin duygusal durumlarını da incelikle işleyerek derin bir deneyim sunar. Bu nedenle, izleyicilerin yalnızca filmin hikayesiyle değil, karakterlerin yaşadığı içsel çatışmalarla da bağlantı kurmasını sağlar.
Filmde başrollerde oynayan Anamaria Marinca (Otilia) ve Laura Vasiliu (Gabita), her iki karakterin de derin duygularını ve çatışmalarını naif bir şekilde yansıtır. Marinca, Otilia'nın kararlılığını ve yiğitliğini incelikle aktarırken, Vasiliu, Gabita'nın umutsuzluğunu ve çaresizliğini izleyiciye hissettirir. Ayrıca, başroldeki bu iki oyuncunun mükemmel performansı, filmin gerçekçiliğini arttırır. Radu Iacoban, Otilia'nın erkek arkadaşını oynarken, onun karakteri ile hikayeye biraz daha derinlik kazandırır. Diğer karakterler, film boyunca yaşanan sosyal gerilimleri ve bireylerin baskı altındaki yaşamlarını dolaylı yoldan yansıtır.
'4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün' filmi, komünist rejim altındaki bireysel özgürlüklerin kısıtlanmasının ve kadınların yaşadığı zorlukların dramatik bir anlatımını sunar. Film, toplumun baskısı altında bireylerin yaşadığı çatışmaları, özellikle kadın olmanın getirdiği zorlukları güçlü bir şekilde yansıtır. Hayat kurtarma çabası içindeki Otilia ve Gabita'nın durumu, izleyiciye hem empati hem de iç sorgulamalar yaptırır. Bu kadınların hikayesi, kişisel özgürlüğün ve insan haklarının ne kadar değerli olduğunu vurgular. Mungiu'nun eserinde, karanlık bir dönem, güçlü karakterlerle sergilenmektedir ve bu da izleyicide sosyal adalet arayışını ön plana çıkarır.
Film, doğal ışık kullanımı ve uzun, kesintisiz çekimler ile komünist Romanya'nın çarpıcı gerçekliğini izleyiciye sunar. Mungiu, belgesel tarzı bir yaklaşım ile filmin atmosferini güçlendirir. Görüntü yönetmeni Oleg Mutu, alan derinliği ve görüntü kompozisyonunda ustalık göstererek, sahnelerdeki gerilimi artırır. İzleyiciye yakın planlar ile karakterlerin psikolojik durumlarını hissettirirken, geniş açılarla atmosferin soğukluğunu sergiler.