The Cranes Are Flying, bir savaş hikayesinin arka planında insani duyguları ve çatışmaları yoğun bir şekilde işleyen, zamanının en önemli Sovyet yapımlarından biridir. Yönetmen Mikhail Kalatozov, bu filmde hem görsel hem de anlatım açısından izleyiciyi derinden etkiler. Film, savaşın yıkıcılığı ile aşkın dayanılmaz gücünü bir arada sunarak izleyiciyi düşündürür. Özellikle sinematografisi ve oyunculuk performansları ile dikkat çeken bu eser, birçok uluslararası ödül kazanmış ve film tarihinin klasiklerinden biri haline gelmiştir. Film, hem eleştirmenlerden hem de seyircilerden büyük beğeni toplamıştır.
Filmdeki başrol oyuncusu Tatyana Samojlova, Anna karakteriyle dikkat çekerken, Oleg Strizhenov ise Boris'i canlandırmaktadır. Samojlova, filmdeki duygusal derinliği gözler önüne serer ve performansı ile büyük beğeni toplar. Oleg Strizhenov'un Boris rolü ise genç ve karizmatik bir askeri simgeler. Diğer önemli karakterler arasında Mikhail Kononov (Mitya), Rhame Anosov ve diğer destekleyici roller de özverili oyunculuklarıyla öne çıkar.
The Cranes Are Flying, savaşın insani ilişkiler üzerindeki yıkıcı etkilerini çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Film, aşkın dirençliliği ile savaşın soğuk gerçekliği arasındaki dengeyi sorgulatır. Ana karakter Anna, yalnızlık, kaybetme ve hatıraların ağırlığı gibi evrensel temalarla mücadele eder. Film, gözyaşları içinde geçen bir aşk hikayesinin yanı sıra, izleyiciye savaşın getirdiği derin travmaları hatırlatır. Belirsizlik ve kayıplarla dolu bir dönem, bireylerin psikolojik durumlarına etki ederken, aynı zamanda sevginin gücünü de vurgular. Bu doğrultuda, izleyicilere duygusal bir yolculuk sunarken, insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve derinliğini anlamalarını sağlar.
The Cranes Are Flying, sinematografisi ile dikkat çeker. Yüksek sanat teknikleri kullanılarak, savaş sahneleri ve karakterlerin içsel duyguları etkileyici bir şekilde görselleştirilir. Film, ışık ve gölge oyunları ile doludur. Özellikle hareketli kamera kullanımı, izleyiciyi olayların içine çeker. Filmdeki sahnelerin çoğu, çarpıcı kompozisyonları ve duygusal yoğunluğuyla dikkat çeker.