James Mangold'un yönettiği Logan, 2017 yılında izleyiciyle buluşur ve X-Men serisinin en karanlık ve en duygusal sayfalarından birini açar. Filmin öyküsü, yaşlanan Wolverine ve güçlerini kaybeden Prof. X'in geleceğe dair umutsuzluğu ile başlar. 2029 yılında geçen film, insanoğlunun mutantlara karşı sürdürdüğü baskının artması sonucunda bir kaos içerisinde geçmektedir. Logan'ın hayatında tanıştığı genç mutant Laura ile olan ilişkisi, onun yeniden bir şeylere umut ile bakmasına sebep olur. Logan, sadece bir süper kahraman değil, aynı zamanda geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalan bir adamdır. Duygu dolu sahneleri ve etkileyici performanslarıyla film, izleyiciyi hem güldürüp hem ağlatan bir deneyim sunuyor.
Hugh Jackman, ikonik Wolverine rolünde izleyicilerin büyük sevgisini kazanır. Onun yanı sıra, Patrick Stewart, yaşlanan Prof. X olarak güçlü bir performans sergiler. Dafne Keen, Laura karakteriyle genç neslin sadece güçlü değil, aynı zamanda duygusal derinliği olan bir kahraman olabileceğini gösterir. Boyd Holbrook, filmin antagonisti olarak dikkat çekerken, Stephen Merchant ise Caliban karakteriyle güçlü bir yan karakter sunar. Hugh Jackman ve Patrick Stewart'ın birlikteki sahneleri, yıllar süren dostluklarının yanı sıra belirgin bir duygusallık taşır.
Logan, yaşlanmanın getirdiği yalnızlık ve değerli ilişkilerin önemini vurgular. Film, bir süper kahramanın bile zayıflık yaşayabileceğini, insani duyguların ve bağların her şeyden daha değerli olduğunu gösterir. Aynı zamanda, geçmişteki hataların ve seçimlerin sonuçlarını tartışarak izleyicilerin hayatındaki benzer durumları sorgulamasına olanak tanır. Aile kavramıyla ilgili derin bir keşif yapan film, sevgi, kayıp ve kurtuluş temalarını ön plana çıkarır. Bu anlamda Logan, sadece bir süper kahraman hikayesinden çok daha fazlasıdır - bir erkeğin, bir baba figürünün ve bir insanın içsel yolculuğu ve kabullenişidir.
Logan'ın sinematografik özellikleri, karanlık ve gri tonları ön planda tutarak filmdeki melankoliyi artırır. Action sahneleri gerçekçiliği ile dikkat çekerken, yakın plan çekimler karakterlerin duygusal durumlarını izleyiciye en iyi şekilde aktarır. Film, geniş açıdan yapılan çekimlerle, dünyayı daha soğuk ve terkedilmiş gösterecek şekilde tasarlanmıştır. Duygusal sahneler ise yavaş ve yoğun bir şekilde ilerleyerek izleyiciyi derinden etkiler.